29 Eylül 2011 Perşembe

Deklanşör

Staj yapıyom ben yaa.
Geçtiğimiz hafta da, yorucu da olsa kendime yararlı bir şeyler yapma fırsatı buldum. Bu "bir şeyler"in adı zaman etüdü. Kısa özet geçecek olursak, elimde bir kronometre, işçinin ve makinenin başında, belirli bir işin aşamalarının zamanlarını tutup yazıyorum. Yapılma amacı, işçiye ya da makineye zaman kaybettiren olguları bulup en aza indirmek, üretim planlaması yapmak... böyle gider bu. Neyse konudan uzaklaşmayayım.

 Elimde kronometre ayakta dikiliyorum. Bir kolumda zamanları not ettiğim defter, aynı elimde kronometre, diğer elimde kalem. Perişan durumdayım çünkü 40 dakikadan fazla bir zamandır ayaktayım. Fabrika aşırı sıcak ve gürültülü (uğultulu demek daha doğru olabilir), çünkü plastik ve kauçuk fabrikası. Bütün iş ısıyla yapılıyor ki, ben de kaynak makinesinin etüdünü yapıyorum. Öyle kıyıda köşede bir yerde değilim, böyle gelenin geçenin dönüp baktığı, makinelerde çalışan işçilerin de gözünün önünde bir yerdeyim. Zaten işçilere ayak bağı olmadan durabileceğim başka bir yer de yok.
Ben öyle sefil perişan ayakta durunca saatlerce, işçiler ilgilenme ihtiyacı hissediyorlar, "sana sandalye getirelim" "şuraya otursana" "sen stajer misin" "nerelisin", çay molası olduğu zaman kendilerine çay alıp getiriyorlar "sana çay getireyim mi" diye soruyorlar bana da... onlar öyle çalışırken ben oturamıyorum, utanıyorum, o yüzden de her seferinde sandalye tekliflerini defalarca teşekkür ederek reddediyorum.

Böyle buhranlar ve sıcak basmaları içinde perişanken, çok tatlı, hafif kilolu, orta boylu, 30lu yaşlarda bir abla yaklaşıyor yanıma. İşçi, ama makinede çalışmıyor, daha farklı bir önlüğü var, kalite elemanı ya da işçi şefi olduğunu düşünüyorum bakınca. "Kolay gelsin"le başlayıp klasik soruları soruyor, "şimdi ne oluyor bu ölçtüğün tam olarak", "oturmak ister misin şurada boş sandalye var", "kaç yaşındasın"... derken...

-Deklanşör müsün?
- ........ (3-4 saniyelik sessizlik)
Hayır, stajerim ben. (-aslında ne dedi lan acaba)
- ......... Hmm.... Kaçıncı sınıfa gidiyorsun peki?

Muhabbet kısa bir süre devam ediyor. Sonra abla gidiyor. Ben de "deklanşör"ün aslında ne olduğunu anlamaya çalışıyorum. Sorabileceği hiç bir kelimeye benzetemiyorum (öğrenci misin? üniversiteli misin? buralı mısın?). Deklanşör ne lan?! * Hangi kelime böyle duyulabilir ki? Bulamadım, bulamıyorum.

Yaşayan bilir bunu. Duyduğun (ya da gürültüden veya bir sebepten duyamadığın) kelimenin aslında ne olduğunu saniyeler içinde çözüp bir de ona cevap vermeye çalışmak. Çoğu zaman varsayımlarda bulunarak (ne varsayımı, direk uydurarak) çuvallamak. Kuaförlerde çok olur. Kafanıza kafanıza fön tutulurken "okuyor musun?"la başlayıp sorguya alınırsınız. Arada duymayıp uydurursunuz. Zaman zaman siz, zaman zaman da karşı taraf mavi ekran hatası verebilir...

Unutmadan, sevgili Simurg, C O Z E F İ N İ GETİRDİN Mİ?
(Deklanşörden sonra aklıma geldi, ve kendi kendime sesli güldüm, işçiler beni deli sanıyor :)




* Deklanşör: fotoğraf makinesi, kamera gibi optik aygıtlarda, fotoğraf veya film çekmek için basılan düğme

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ben de düşündüm